MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

YÖNETİCİLİK VE HİLAFET

<< 3667 >>

69- Hariciler Hakkında Abdullah b. Şeddad'ın Rivayeti

 

1. Ali b. Ebi Talib

 

27608 Ubeydullah b. İyad b. Amr el-Kari der ki: Abdullah b. Şeddad, Hz. Ali'nin öldürüldüğü günlerde Irak dönüşü Aişe'nin yanına geldi. Biz de Aişe'nin yanında oturuyorduk. Aişe ona: "Ey Abdullah b. Şeddad! Sana bir konuyu sorsam bana doğruyu söyler misin? Bana Ali'nin öldürdüğü o topluluktan (Haricilerden) bahset" deyince, Abdullah: "Neden sana doğruyu söylemeyeyim ki?" karşılığını verdi. Aişe: "O zaman bana onların hikayesini anlat" deyince, Abdullah b. Şeddad şöyle anlattı: Hz. Ali, Muaviye ile anlaşma yapıp hilafet konusunda hakemlerin hükmüne razı olunca Kur'an hafızları olarak bilinen insanlardan sekiz bin kişi Ali'nin saflarından ayrılıp Küfe'nin yanındaki Harura denilen bölgeye yerleşti. Zira hakem olayında Ali'ye itiraz etmiş ve: "Allah'ın sana giydirdiği bir gömleği çıkardın! Allah'ın sana koyduğu bir ismi (müminIerin emiri lakabını) bıraktın! Sonra gidip Allah'ın dininde birilerini hakem olarak kabul ettin. Oysa hüküm verecek olan sadece Allah'tır" demişlerdi.

 

Ali onların bu itirazlarından ve ayrılmalarından haberdar olunca birine: "MüminIerin emirinin yanına sadece Kur'an'ı bilenler toplansın" diye çağrı yapmasını söyledi. Evi kurra olan insanlarla dolunca imamlardan birinden büyükçe bir mushaf getirtti ve önüne koydu. Sonra eliyle mushafa dokunarak: "Ey mushaf! İnsanlarla konuş (hükmünü ver)!" demeye başladı. Oradakiler: "Ey müminlerin emiri! Önündeki kağıt üzerinde olan mürekkepten öte değil ki? Biz ise ondan aldıklarımızIa konuşuruz. Sen ne istiyorsun?" diye sorunca, Ali şöyle dedi: "Benden ayrılan o arkadaşlarınızIa aramızda Allah'ın Kitab'ı hakem olsun. Allah kadın ile kocası konusunda: "Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin "[Nisa 35] buyurmuştur. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmetinin kanının dökülmesinin önlenmesi de erkek ile karısının arasının düzelmesinden daha önemlidir. Beni kınadıkları diğer bir konu da Muaviye ile anlaşma yaparken adımın sadece "Ali b. Ebi Talib" olarak yazılmasıdır. Zamanında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Hudeybiye'deyken müşriklerden Süheyl b. Amr yanımıza geldi. O zaman Kureyşlilerle anlaşma yapmıştı. Anlaşma metni yazılırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bismillahirrahmanirrahim'' cümlesi ile başladı. Süheyl: "Bismillahirrahmanirrahim, yazma" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne yazalım?'' diye sorunca, Süheyl: "Bismike Allahumme, yaz" dedi. Dediği gibi de yazıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devamında: ''Yaz: İşte bu metin, Allah'ın Resulü olan Muhammed ile ... '' diye yazdırmak isteyince, Süheyl: "Şayet Allah Resulü olduğunu kabul etseydik sana karşı gelmezdik" diyerek itiraz etti ve onun yerine: "Bu metin, Muhammed b. Abdullah ile Kureyş arasında yapılan anlaşma metnidir" ifadesi yazıldı. Allah da: "Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir" buyurmuştur." Daha sonra Hz. Ali, Haricilerin yanına Abdullah b. Abbas'ı göndermişti.

Ben de onunla birlikte gittim. Onların askeri karargahlarına geldiğimiz zaman İbnu'l-Kevva bir konuşma yapmak üzere kalktı ve: "Ey Kur'an hafızları! Abdullah b. Abbas gelmiş! Şayet onu tanımayan varsa Allah'ın Kitab'ından ben onu sizlere tanıtayım. Bu kişi Allah'ın, haklarında "Doğrusu onlar tartışınacı bir topluluktur"[Zuhruf 58] buyruğunu indirdiği topluluktan biridir. Onu arkadaşına (Ali'ye) geri gönderin ve Allah'ın Kitab'ı üzerinden onunla tartışmaya girmeyin" dedi.

Ancak diğer hatipleri kalkıp: "Vallahi Allah'ın Kitab'ı üzerinden onunla konuşuruz. Şayet doğru şeyleri söylerse bunları öğrenip ona tabi oluruz. Şayet batıl şeyler söylerse de bu batıl sözleriyle onu sustururuz" dediler. Ardından üç gün boyunca İbn Abbas'la Allah'ın Kitab'ı üzerinden tartıştılar. Bu tartışmalar sonucunda Haricilerden dört bin kişi tövbe edip onlardan ayrıldı. İbnu'l-Kevva da bunlardan biri oldu. İbn Abbas bunları alıp Ali'nin yanına Küfe'ye götürdü.

Ali onlardan geride kalanlara: "Diğer müslümanlarla aramızda olanları siz de biliyorsunuz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmeti yeniden bir araya gelene kadar istediğiniz yerde durun. Ancak haksız yere birilerinin kanını dökmeyin, yol kesmeyin ve zımmilerin haklarını çiğnemeyin. Şayet bunları yerine getirirseniz sizinle hiçbir şekilde savaşmayız. Allah da ihanet edenleri sevmez" şeklinde haber gönderdi.

Aişe: "Ey İbn Şeddad! Ama onları öldürdü!" deyince, Abdullah: "Vallahi yol kesmeye, haksız yere kan dökmeye ve zımmilerin haklarını çiğnemeye başladıktan sonra onlarla savaştı" karşılığını verdi. Aişe: "Allah için öyle mi oldu?" diye sorunca, Abdullah: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah adına böyle oldu" karşılığını verdi. Aişe: "Iraklıların bahsettiği şu memeli adam olayı nedir?" diye sorunca, Abdullah şöyle dedi: O adamı gördüm. Ölülerin içinde bulunuyordu ve Ali ile birlikte başında durduk. Ali diğerlerini çağırdı ve: "Bu adamı tanıyor musunuz?" diye sordu. çoğu kişi: "Filan oğullarının mescidinde onu namaz kılarken gördüm. Filan oğullarının mescidinde onu namaz kılarken gördüm" dedi. Başka bir şekilde de onu tanıyan kimse çıkmadı.

Aişe: "Iraklılar, Ali'nin o adamın başında durup bir şeyler söylediğinden bahsediyorlar. Ne dedi?" diye sorunca, Abdullah: "Adamın başında ''Allah ve Resulü doğru söylemişler'' dediğini işittim" dedi. Aişe: "Bundan başka bir şey dediğini duydun mu?" diye sorunca, Abdullah: "Allah için söylemek gerekirse hayır, duymadım" karşılığını verdi. Bunun üzerine Aişe şöyle dedi: "Öyle, Allah ve Resulü doğru söylemişler! Allah, Ali'ye merhamet etsin! Zira ne zaman şaşkınlık veren bir durumla karşılaşsa hep ''Allah ve Resulü doğru söylemişler!'' derdi. Ancak Iraklılar onun adına yalan söylüyor, sözlerine bir şeyler katarak anlatıyorlar."

 

[Sahih]

 

Heysemi (10444) der ki: "*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir kimselerdir."